15 Haziran 2014 Pazar

Gizemli Medeniyetler/Yapılar - Piramitler

                Kadim medeniyetlerde karşımıza çıkan piramit yapılar, genel itibariyle dini merkez olarak inşa edilmiştir. Colomb öncesi Amerika uygarlıklarından Maya,İnka ve Aztek piramitleri tapınak-mabet yapılardır. Günümüze harabeleri ulaşan Mezopotamya ziguratları tam olarak piramit olmasa da piramidi andıran yapılardır. Dini, siyasi, eğitim merkezi ve yiyecek-içecek deposu olarak kullanılan ziguratlar Mezopotamya medeniyetleri açısından çok önemli yer tutar.
                Mayalar, ibadet etmek için ve ya kötü bir olay olduğunda bu piramitlerin önünde diz çökerek tanrılarına dua ederlerdi. Dünyaya bir felaket geleceği zaman da tanrıları bu piramidin tepesine gelip merdivenlerden indikten sonra onları yanına alarak koruyacağına inanırlardı.

                                             Chichen Itza'daki Maya piramidi
                                         
                                            Teotihuacan'daki Aztek piramidi

                                              Comalcalco'daki Maya piramidi
                                                 
                                           Maya şehri Uxmal'daki piramit tapınak

               Tabi ki piramit denince herkesin akıllara ilk gelen meşhur Mısır piramitleridir. Nasıl yapıldıkları konusu hala muamma olan bu yapılar günümüze tam olarak gelebilen sadece Gize Piramitleri diye bilinen Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleridir. Mısır'ın bir çok yerinde tespit edilen harabe yapılardan yola çıkarak burada daha da piramitlerin olduğu tahmin ediliyor. Fakat diğer kadim medeniyetlerin piramitlerinden farklı olarak Mısır piramitleri (en azından günümüze gelenler) kral yani firavun mezarı olarak inşa edilmişlerdir.
           
               Keops piramidinin inşası için kaba bir hesaplama yapıldığında 23 yıl boyunca hiç durmadan her gün 322 santimetre küp taş çıkarılmalı. Bunun için ise günde 1212 işçinin sadece taş çıkarma işinde çalışması gerekir. Bu kadar sürede bu kadar işçinin sadece bir işte çalışması demek tarım üretiminin nasıl yapılacağı sorusunu akıla getiriyor.
               Keops piramidinin toplam ağırlığının yaklaşık 6.500.000 ton olduğu biliniyor. Toplam taş blok sayısının yaklaşık olarak 2.300.000 adet olduğu da bilindiğinden, her bir bloğun ağırlığı 3 tona tekabül ediyor. Günümüzde yine aynı şartlarda, bu taş blokları Sina yarımadası, Assuan, doğu çölü ve Fayyum'dan getirip, günde ortalama 10 ton taş döşeneceğini düşünecek olursak piramit 664 yılda bitirebileceği hesaplanmış.
              Matematik ve mühendislik harikası olan bu piramitler için aynı zamanda şu iddialar da ortaya atılmıştır:

-Piramitlerin içinde radar, sonar, ultrason gibi cihazların çalışmadığı gözlemlenmiştir.
-Kirletilmiş su, piramit içine bırakıldığında bir kaç gün içerisinde arındığı gözlemlenmiştir.
-Bitkilerin piramit içerisinde daha hızlı büyüdükleri gözlemlenmiştir.
-Piramidin içinde kesik, yanık ve yaraların daha hızlı iyileştiği iddia edilmiştir.
-Piramidin içinin yazın soğuk, kışın sıcak olduğu gözlemlenmiştir.
-Piramitlerin içine yılda sadece 2 kez güneş ışığı girdiği, bu günlerinde de kralın doğduğu gün ve tahta çıktığı güne denk geldiği gözlemlenmiştir.

                                            Kefren Piramidi

                                                Keops Piramidi

                                             Mikerinos Piramidi

              Ve elbette bana göre en ilginç ve gizemli olanları da Çin piramitleridir. 1912 yılında iki Avustralyalı gezgin tarafından keşfedilen bu piramitler Çin'in Doğu Türkistan Şincan Özerk bölgesinde yer almaktadır. Aslında geniş bir ova üzerinde bulunmalarına ve sayılarının 18 olup birbirlerine çok yakın olmalarına rağmen keşfedildi denilmesinin sebebi, üzerilerinin ağaçlandırılarak doğal tepe görünümü verilmesinden dolayıdır. Bunların piramit olmadığını bilenler dışarıdan baktığında yeşil bir tepeden başka bir şey göremezler. Çin Halk Cumhuriyeti devletinin bunu yapmasının çok önemli bir sebebi olmalı çünkü piramitlerin olduğu bu bölgeye girilmesi de yasak.
              Bölgeye girişe yasak getirilmeden önce bir Türk gazeteci piramitlere araştırma yapmak amacıyla gittiğinde, piramitlerden birinin içinde büyük bir heykel gördüğünü, bu heykelin Türklerin atası olarak kabul edilen Oğuz Han'a ait olduğunu söylemişti.
              National Geographic'in hazırladığı bir belgeselde piramitlerin, tarihteki ilk Çin İmparatorluğu'nun krallarına ait olduğu iddia ediliyor fakat buna dair ne bir yazılı belge ne de bir mezar odası vardır. (Çinlilerin yazıyı binlerce senedir kullandığını, arşivlerinin çok geniş olduğu, sadece kendilerinin değil Türklerin ve diğer uygarlıkların da tarihlerini yazdıklarını düşünecek olursak bu konuyla ilgili herhangi bir yazılı belgenin olmaması belgeseldeki iddiayı çürütmektedir.)

               İkinci Dünya Savaşı sırasında Çin'e yardım malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafla birlikte ilk kez bu piramitler dünya kamuoyuna duyurulmuştur ve bu piramide BEYAZ PİRAMİT adı verilmiştir.
           
          Beyaz piramidin uzunluğu 300 metredir. Mısır'daki Keops piramidinin neredeyse 2 katıdır.







              Yine ilginç ve gizemli olan başka bir piramit de Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'daki güneş piramitidir. Üzeri tamamen bitki örtüsüyle kaplı olan yapının çok net iki yüzeyinden piramit olduğu anlaşılıyor. Yüksekliği 220 metre olan bu piramit, Mısır'daki Keops piramidinden 75 metre daha yüksektir. Arkeolog Semir Osmanagic, yapının piramit olduğunu iddia etmesi sonucu yüzey araştırmaları yapmaya başlamıştır. Kazıların sonucunda piramidin girişini bulan Semir Osmanagic piramidin etrafındaki diğer tepelerin de piramit olabileceğini ileri sürüyor.




                       Semir Osmanagic'in piramit olduğunu iddia ettiği tepeler:

                  Piramidin etrafına düzgün bir şekilde yerleştirilen taş bloklardan yol yapılmış.


           

                        Tabiki en sona en bombasını sakladım. Yıl 1985. Japonya'nın Yonaguni Adası açıklarında keşif için denize dalan bir balık adam ilginç bir yapıyla karşılaşır. Yapının etrafında tam bir tur atar ve çok düzgün taş bloklardan oluştuğunu fark eder. Daha fazla incelemek için biraz daha aşağılarına indiğinde basamaklar şeklinde uzadığını görür ve piramit olduğunu anlayınca sudan çıkar. Heyecanlı bir şekilde gördüklerini anlatmaya başlar.
                        Bu andan itibaren arkeologların ilgi odağı olan bu yapıda araştırmalar başlar. Araştırmaların ilerlemesiyle birlikte çok düzgün bir şekilde inşa edilmiş yapıların yanı sıra cadde ve sokakların olduğu görülür. Tabi ki bir piramitin de olması akıllarda soru işaretleri uyandırır.
                       Japonya Ryukyus Üniversitesi'nde deniz jeoloğu olan Dr. Masaaki Kimura 15 yıl boyunca burada araştırmalar yapmıştır. Kimura'ya göre 300 metreye 150 metrelik bu alan en az 8000-5000 yıl öncesine aittir.


               Su altından çıkarılan bu küçük tabletin üzerinde çeşitli semboller yer almaktadır.







                                     
                              Su altındaki antik kentin dijital ortamda hazırlanmış hali:

                   
                      Tüm bunlardan yola çıkacak olursak, birbirine coğrafik olarak bu kadar uzak olan medeniyetlerin piramit inşa etmesi ve genel olarak aynı amaç doğrultusunda kullanılması şaşırtıcıdır. Birbirlerine deniz aşırı uzaklıkta olmalarına rağmen aynı yapıları inşa eden bu medeniyetlerin, bu mesafeleri aşacak bilgi ve teknolojiye o dönemde sahip olabileceği ve o dönem için teknolojik harika sayılan bu yapıların nasıl yapıldığını diğer medeniyetlere öğretmiş olma ihtimalleri ortaya çıkıyor.
                     Bazı tarihçi ve arkeologların iddia ettiği bu teknik bilginin kaynağı Atlantislilier mi ? Yoksa James Churchward'ın iddia ettiği gibi M.Ö. 70.000 ile 12.000 arasında yaşamış olan "MU Uygarlığı" mı ?

NOT: Konuyla ilgili önerilen kitaplar;
-Atatürk ve Kayıp Kıta Mu 2/ Köken - Sinan MEYDAN
-Gizlenen Tarih - Brian HAUGHTON

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder